Dünyada yasanan küresellesme süreciyle birlikte hemen hemen her alanda meydana gelen hizli degisim ve dönüsüm iletisim alaninda da kendini göstermistir. Iletisim teknolojilerinin gelismesi, medya ortamlarinda insanlarin birbirleriyle çok daha kolay ve hizli bir sekilde iliskiler kurmasina firsat vermistir. Bu iletisim ortamlarindan birisi de; Facebook, Twitter gibi sosyal aglarin oldugu sosyal medya ortamidir. En genel tanimiyla sosyal medya; internet ortamindaki kullanicilarin diger kullanicilarla çevirim içi haber, fotograf, video, metin, içerik paylasmasina imkan veren web siteleridir denilebilir. Sosyal medya; ünlü kisiler, devlet adamlari, ya da siradan insanlar gibi birçok insan tarafindan kullanilmakta, insanlar bu ortamlarda fikirlerini paylasabilmekte, tartisabilmekte yeni fikirler ortaya koymakta, sanal ortamda bir araya gelebilme, örgütlenebilme yoluna gidebilmektedir. Bu çalismada yüksekögretim sisteminin önemli bir parçasi olan meslek yüksekokullarindaki halkla iliskiler programi ögrencilerinin sosyal medya kullanma aliskanliklari incelenecektir. Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Halkla Iliskiler programlarinda egitim gören ögrenciler ile yapilacak bir anket çalismasi ile iletisim alaninda egitim gören halkla iliskiler ögrencilerinin sosyal medyayi hangi amaçla kullandiklari ve sosyal medya hakkindaki görüsleri ögrenilmeye çalisilmistir. Çalisma sonucunda, arastirmaya katilan ögrencilerin tümünün interneti kullandiklari görülmüstür. Ögrencilerin sosyal medya aglarini çok sik kullandiklari, bilgi alisverisi amaciyla bu mecralari kullanmanin yaninda özellikle daha çok eglence ve bos vakitlerini geçirmek için bu ortamlarda bulunduklarini görmekteyiz.

Hazirlanan finansal raporlarin sunmasi beklenen bilgiyi dogru, açik ve seffaf bir sekilde sunmasi bilgi kullanicilarinin aldiklari kararlarin dogrulugu bakimindan oldukça önemlidir. Türkiye’de hisseleri borsada islem gören isletmeler için 2005 yilindan itibaren uygulanmasi zorunlu kilinan Türkiye Finansal Raporlama Standartlari ile bilginin gerçege uygun sekilde sunulmasi saglanmistir. Ancak, söz konusu standartlar KOBI’ler tarafindan henüz uygulanmamaktadir. Çalismamizda TFRS uygulanmasinin beraberinde getirdigi faydalara ragmen KOBI’ler tarafindan uygulanmamasinin nedenleri meslek mensuplarinin bakis açisindan ele alinmis, soru formlari araciligi ile Denizli ilinde faaliyet gösteren meslek mensuplarinin TFRS algisi belirlenmeye çalisilmistir. Sonuç olarak TFRS’nin uygulanmasinin yenilik getirecegine inandiklari ve özellikle yabanci sermayeyi ülkeye çekme ve daha kolay finansman bulma gibi konularda avantaj saglayacagini düsündükleri ortaya çikmistir. Öte yandan uygulamanin basarili olabilmesi için TFRS konusunda egitim almis daha fazla elemana ve uzman egitmenlere ihtiyaç oldugu görüsüne ulasilmistir.

Alfred Stepan’s “twin-tolerations” thesis (2000) is a model for explaining different ways that religious and political authority come to be reconciled. In this paper, we investigate some obstacles and challenges to realizing a reconciliation between religious and political authority in the Kingdom of Saudi Arabia (KSA) that might result in a transition away from a theocratic monarchy to a more consultative form of political authority. Whereas most analyses of religion and politics in KSA focus on geopolitics, the rentier state model, or economic and military aid from the United States, we also consider local factors that emphasize the agency of political and non-political actors within KSA, focusing on examples such as education policy and how this is a barrier to political reform. Our position is not meant to replace the standard models, but rather to supplement them by offering a multi-variable perspective on the challenges and prospects for meaningful political reform in KSA.

Kaynaklarin fiziksel uzam ve mekâna bagli olmaksizin kullanilmasina ve paylasilmasina olanak saglayan yeni iletisim teknolojileri, ayni zamanda bu süreçte fiziksel uzamlarda degisim ve dönüsümleri de meydana getirmektedir. Yeni iletisim teknolojileri ile birlikte degisen ve dönüsen uzamlardan biri de geleneksel egitim olgusunun temel dinamiklerinden biri olan egitsel ortamlardir. Sinif, okul vb. gibi kavramlarla ifade edilen bu ortamlar geleneksel egitim formunun yürütüldügü mekânlardir. Ancak yeni iletisim teknolojileri ile egitim arasinda yasanan entegrasyon ile paralel bir gelisim gösteren alternatif egitim pratigi uzaktan egitimde bu mekânlar yerini sanal ortam ve sanal siniflara birakmistir. Egitim olgusunun merkeze alindigi bu çalismada, yeni iletisim teknolojileri ile gelecegini belirleyen uzaktan egitimde kullanilan sanal siniflar ATAUZEM örnegi üzerinden irdelenmis ve geleneksel egitim ortamlarindan farkliliklari arastirilmistir.

Ülkemizde vergi denetimi alaninda yasanan sorunlari vergi müfettisleri açisindan degerlendirdigimizde, denetim faaliyetlerinin etkin ve verimli bir sekilde yapilmasini engelleyen birçok faktör oldugu görülmektedir. Vergi denetimi alaninda yasanan sorunlar; idari (yönetsel) sorunlar, personel sorunlari ve diger sorunlar olarak üç grupta ele alindiginda, idari ve personel sorunlari ile daha çok denetim elemanlari karsi karsiya gelmektedir. Çalismanin amaci, ülkemizde vergi denetimi alaninda yasanan sorunlari, vergi müfettislerine yönelik Ocak 2016 - Mart 2016 tarihlerinde gerçeklestirilen anket çalismasi yardimiyla tespit etmektir. Diger bir ifadeyle, vergi müfettislerinin vergi denetimi hakkindaki düsünce ve tutumlarinin tespiti ve vergi denetimlerinden nasil etkilendiklerinin belirlenmesidir. Ayrica, denetim elemanlarinin karsilastigi sorunlar da tespit edilmeye çalisilacaktir. Bu baglamda, çalismada; güvenilirlik ve geçerlilik analizi, siklik analizi, T Testi ve ANOVA Testi gibi çesitli analiz yöntemleri kullanilmistir. Gerçeklestirilen analizler sonucunda; bilgi iletisim teknolojilerinden yeterince yararlanilamadigi, denetim elemanlarinin alanlarinda uzmanlasmasina engel olacak etkenlerin bulundugu, denetim elemani sayisinin yetersiz oldugu, denetim elemanlarinin dis etkilere karsi korumasiz oldugu ve denetim elemanlarinin maddi ve manevi anlamda yeterli destek alamadiklari gibi sonuçlara ulasilmistir.

To make the nation strong, it is essential for the country to have a developed economy and the role of tax policy carried out by the state is very important. The purpose and role of tax policy for any country is crucial. Because; the wrong tax policy will adversely affect all the involved people in the economy of country. In particular, it will harm government spendings, investments and other activities of the state. Therefore the tax policy carried out by each country always must be reformed and balanced according to the current situation of the economy. This process called check and balance and comparing their tax policy with the other countries policy and using their positive experiences will lead to successful results.This article analyzes the structure of the tax system of Turkey and Kyrgyzstan and compares similarities and differences. At the end of the article various suggestions were given.

Isletmelerde çalisanlarin motivasyonuna, basarisina genellikle pozitif yönde etki eden unsurlardan biri de psikolojik sahiplenmedir. Bu duygu, isletmeyle çalisan arasindaki iliskileri de önemli boyutta etkilemektedir. Çalisanlarin tutumu ve isletmeyle ilgili duygulari, isletmelerin rekabete devamli olmasina ve sürdürülebilirligine etki etmektedir. Bu çalismanin amaci, Azerbaycan bankacilik sektöründe çalisanlarin sahiplik duygusunu ölçmektir. Bu çerçevede, psikolojik sahiplenme duygusu teorik boyutlariyla incelenmis ve “Psikolojik Sahiplenme” ölçegi kullanilarak çalisanlarin sahiplik duygusu ölçülmüstür. Çalismayla ilgili veriler anket yöntemiyle toplanmistir. Anket, banka çalisanlarina kolayda örnekleme metoduyla e-posta ile ve elden dagitilmistir. Arastirma bulgulari, bankacilik sektörü çalisanlarinda psikolojik sahiplenme duygusunun varligini ortaya koymustur (5 üzerinden 3.52). Ayrica, sahiplenme duygusu olan çalisanlar, diger çalisanlarin da bu duyguyu paylastigini düsünmektedirler. Sahiplenme duygusu çalisanin cinsiyeti, yasi, kidemi, egitimi ve medeni durumlari açisindan farklilik göstermemistir.

Sanayi devrimi sonrasinda firmalarda sahiplik ve yönetim arasindaki ayrim belirgin duruma gelerek, yetki devri uygulamalari yayginlasmis ve firma sahipleri yönetim hakkini vekâlet iliskisi kurduklari yöneticilere devretmislerdir. Ancak iki tarafin çikarlarinin farkliligi vekâlet sorunlarina neden olmaktadir. Söz konusu sorunlarin çözümünde taraflarin çikarlarini birlestirmek amaciyla gerçeklestirilen tüm faaliyet ve harcamalar vekâlet maliyetlerini olusturmaktadir. Kayirmacilik sözü edilen sorunlarin giderilmesinde kimi zaman firmalarca basvurulan bir uygulamadir. Kayirmaci uygulamalar, taraflar arasinda güven olusumunda önemli islevler üstlenerek, bilgi asimetrinse bagli firsatçilik korkularinin ve vekâlet maliyetlerinin azalmasina neden olabilir. Bu baglamda Antalya’da Beldibi, Belek ve Kemer’de faaliyet gösteren kirk yedi bes yildizli konaklama isletmesinde çalismakta olan yüz iki üst ve orta düzey yöneticilerden anket yöntemiyle degerlendirmeleri alinmistir. Gerçeklestirilen analizlerde arastirmanin degiskenleri arasinda istatistiksel bakimdan anlamli iliskiler tespit edilmistir.

Kur’an, Al-i Imran Suresi’nin yedinci âyetinde kendi âyetlerinin bazisinin muhkem, bazisinin da mütesabih oldugunu belirtir. Muhkem tek manayi, mütesabih ise birçok manayi içinde barindiran âyetlerdir. Içlerinde Râzî’nin de bulundugu âlimlerimiz özellikle mütesabih âyetlerin anlasilip anlasilamayacagi hususunda çaba sarf etmisledir. Mütesabih âyetlerin tam olarak anlasilamayacagina deginen Râzî, bazi mütesabih âyetleri yorumlamistir. Bunun yaninda o, huruf-i mukatta’a’nin anlaminin bilinebilecegi kanaatindedir.

Bu arastirmanin amaci, Öksüz (2012) tarafindan gelistirilen “Üniversite Ögrencileri Hemsehrilik Ölçegi (ÜÖHTÖ)”ni Kirgizca’ya uyarlamak ve ölçegin geçerlik-güvenirlik analizlerini yapmaktir. Arastirmaya, 2015-2016 egitim ögretim yili güz döneminde KirgizistanTürkiye Manas Üniversitesi’nin farkli bölüm ve anabilim dallarinda ögrenim gören 391 ögrenci katilmistir. Ölçegin psikometrik özellikleri, madde-toplam puan korelasyonlari ile alt-üst gruplar ortalamalarina dayali madde analizi, açimlayici faktör analizi ve iç tutarlik yöntemiyle incelenmistir. Açimlayici faktör analizi sonucu KMO örneklem uygunluk katsayisi .887, Bartlett küresellik testi degeri ise ?2 = 2596, 080, df=190,(p<.01) .01 düzeyinde istatistiksel olarak anlamli bulunmustur. Ölçegin faktör yükleri .38 ile .78 arasinda degismekte olup iki boyutlu bir yapi sergilemektedir. Ayrica yapilan analizler sonucunda madde-toplam puan korelasyon katsayilarinin .34 ile .59 arasinda siralandigi, iç tutarlilik katsayilarinin ise birinci faktör için .83, ikinci faktör için .81, ölçegin bütünü için ise .87 olarak hesaplandigi görülmüstür.

Bu çalismanin amaci Biskek Türk Ilk ve Orta Okulu ögrencileri ile ayni okulda görev yapan ögretmenlerin "okul" kavramiyla ilgili duygu ve düsüncelerini metaforlar yoluyla ortaya koymalari amaçlanmistir. Arastirmanin çalisma grubunu 256 ögrenci ve 17 ögretmen olusturmaktadir. Çalisma grubuna; kisisel bilgiler bölümü ve "Okul ... gibidir. Çünkü … çik uçlu sorunun yer aldigi form ile veriler elde edilmistir. Elde edilen veriler nitel arastirma yöntemlerinden içerik analizi teknigi ile çözümlenmistir. Sonuç olarak, katilimcilar 10 kategoride 52 metafor üretmislerdir. Çalismada katilimcilarin okulla ilgili olumlu görüslerini; ev, aile, kitap, egitim yuvasi; olumsuz görüslerini ise hapishane, zindan, cehennem, korku tüneli ve defter metaforlariyla ifade etmislerdir.

Yapilan bu çalismada 4. ve 5. sinif ögrencilerinin; bilimsel süreç becerileri ile bilime olan inançlari arasindaki iliski arastirilmaya çalisilmistir. Arastirma Kirikkale il merkezinde ögrenim gören toplam 410 ögrenci ile gerçeklestirilmistir. Arastirmada betimsel tarama modeli kullanilmistir. Yapilan çalismada, ögrencilerin basarilarini belirlemek üzere arastirmacilar tarafindan gelistirilen bilimsel süreç becerilerine yönelik Basari Testi kullanilmistir. Ögrencilerin bilimsel süreç becerilerini belirlemeye yönelik hazirlanan basari testindeki sorular; gözlem, karsilastirma-siniflama, tahmin, çikarim yapma, deney tasarlama, deney malzemelerini araç ve gereçlerini tanima ve kullanma, yorumlama ve sonuç çikarma, ölçme, sunma ve veri kaydetme becerilerinden olusmaktadir. Ayrica ögrencilerin bilime olan inanç düzeylerini belirlemek için ise Çoban ve Ergin (2008) tarafindan gelistirilen Bilimsel Görüs Belirleme Ölçegi kullanilmistir. Arastirma sonunda ilkögretim 4. ve 5. ögrencilerinin bilimsel süreç becerileri ile bilime olan inançlari arasinda anlamli ve pozitif iliskiler tespit edilmistir.

Arastirmada, “EDEP”in ögretmen görüslerine göre degerlendirilmesi amaçlanmistir. Çalisma grubu, Erzincan ilinde okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde görev yapan 100 ögretmenden olusmaktadir. Arastirmada veri toplama araci olarak arastirmacilar tarafindan gelistirilen, açik uçlu sorulardan olusan yari yapilandirilmis bir anket formu kullanilmistir. Anket formunda; “Degerler egitimini uyguluyor musunuz?”, “Degerler egitiminin yararlari nelerdir?”, “Degerler egitiminde ne gibi uygulamalar yapiyorsunuz?”, “Okul idarecilerinin degerler egitiminin uygulanmasina yönelik tutumu nasildir? ve “Degerler egitiminin daha etkili olmasi için önerileriniz nelerdir?” seklinde sorular yer almaktadir. Verilerin analizinde, “betimsel analiz” yöntemi kullanilmistir. Arastirma bulgularinda ögretmenlerin degerler egitimini genel olarak uyguladiklari, çocuga, ögretmene ve aileye katkilari oldugu, farkli etkinlikler yoluyla degerler egitiminin uygulandigi, okul yöneticilerinin degerler egitiminin uygulanmasinda destekçi olduklari ve bu egitimin daha etkili sonuç vermesi konusunda farkli önerilerinin oldugu saptanmistir.